İstanbul’da Orman Sınırları İçerisinde Kalan Taşınmazlar Nedeniyle Açılmış Tazminat Davasıdır
28 Eylül 2019İzmir – Kınık’ta Orman Sınırları İçerisine Alınan Taşınmazla İlgili Tazminat Davasıdır
1 Ekim 2019TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ÇORLU
3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
(ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/45 Esas
KARAR NO : 2019/247
HAKİM :
KATİP :
DAVACILAR : 1- A.Ş. –
2- F.Ş. –
3- G.Ş. –
4- H.I. –
VEKİLİ : Av. ÖZGÜR ERAY TAŞ – Rüstempaşa Mah.Ersin Cad.No:31 54600 Sapanca/ SAKARYA
DAVALI : …….. LTD. – ………. TSAREVO BULGARİA
VEKİLİ : Av. ………
DAVA DEĞERİ : 100.000,00 TL
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 25/01/2017
KARAR TARİHİ : 10/09/2019
GEREKÇE YAZIM TARİHİ : 11/09/2019
Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde: Müvekkiller, 07.09.2010 tarihinde meydana gelen trafik kazasında, eşi/babaları ……….’i kaybetmiştir. Bahse konu olay, Bulgar plakalı bir otobüsün “tam kusurlu bir şekilde” kazaya neden olması ile gerçekleşmiştir. Belirtilen kaza ile ilgili olarak, manevi tazminat haklarının kendilerine ödenmesi için müvekkiller tarafından davalı tarafın green card sigortacısını temsilen Türkiye Motorlu Taşıt Bürosu’na başvuruda bulunulmuş ve 20.10.2016 tarihli yazı ile, davacı müvekkillerin manevi tazminat talepleri reddedilmiştir. Bu işlem, davalı firmanın green card sigortacısı olan Bulstrad Vieanna Group’un, ödemeye onay vermemesi nedeniyle olumsuz neticelenmiştir. Davaya konu olay, cismani zarardan kaynaklanmakla birlikte green card (uluslar arası trafik) sigortası ile ilgili olduğundan ve Tekirdağ ili sınırları dahilinde müstakil Ticaret Mahkemesi mevcut bulunmadığından, davacıların ikametgahı olan Çorlu Asliye Hukuk Mahkemesi’nde (Ticaret Mahkemesi sıfatı ile), kazaya neden olan aracın işleteni sayılan davalı tur firmasına karşı dava açmamız gerekmiştir. 6098 Sayılı TBK’nun 72. maddesi kapsamında, ” tazminat, ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.” denilmek suretiyle, davamızda, TCK’nun 66.maddesi hükmüne göre 15 yıllık zamanaşımı söz konusudur. Başka bir ifade ile, yasal süresi içerisinde davamızı açmış bulunmaktayız. Davacıların, trafik kazası sonucu babalarını/eşini kaybetmeleri nedeniyle, makul bir miktar üzerinden manevi tazminat hakları mevcuttur.Davalı taraf, kazaya neden olan aracın işleteni ve sigorta poliçesinin de tarafı olduğundan ve kazaya neden olan araç, ticari bir araç (otobüs) olmakla beraber aracın ticari iş nedeniyle kullanılıyor oluşu dikkate alındığında, Yargıtay 17. HD.’nin kararları uyarınca, hesaplanacak tüm tazminata, Temerrüt (Olay) Tarihinden itibaren ticari avans faizi uygulanması yasa gereğidir. Kazaya dair Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2010/289 Esasında kayıtlı dava dosyası görülmüş ve müteveffanın hiçbir kusurunun bulunmadığı gerek trafik kaza tespit tutanağı ile ve gerekse Adli Tıp Kurumu raporu ile teyit edilmiştir. Belirtilen dava dosyası, bu aşama itibariyle belirtilen raporlar esas alınarak kesinleşmiştir. Dolayısıyla, davalı tarafın tam kusurlu olduğu kabul edilerek manevi tazminat takdir edilmelidir. İzah edilen nedenlerle, haklı davanın kabulüne ve 50.000-TL eş …….. için , 25.000-TL çocuk ……….. için, 25.000-TL çocuk …………… ve 25.000-TL ………………. için olmak üzere, toplam 125.000-TL manevi tazminatın, olayın gerçekleştiği (07.09.2010) itibaren işleyecek ticari avans faizi ile beraber tüm yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, …… Açılan dava haksız ve yersiz olmakla birlikte usulsüz ve hukuki dayanaktan yoksundur. Ayrıca, davacılar tarafından açılan bu davanın manevi ısüraplarımn giderilmesine yönelik olmaktan çok zenginleşmek amacı ile açıldığı kanaatindeyiz. Ancak öncelikle usule ilişkin itirazlarımız sunuyoruz. Açılan dava yetkisiz ve görevli olmayan Çorlu Asliye Hukuk mahkemesinde açılmıştır. Müvekkile ait araç ile davacı murislerine ait aracın Kırklareli – Demirköy yolunda meydana geldiği ve bu kaza nedeniyle Kırklareli Ağır Ceza mahkemesinde yargılama yapıldığı tarüşmasızdır. Ayrıca, HMK gereğince, müstakil Ticaret mahkemesi bulunmayan yargı çevrelerinde Ticaret mahkemesi sıfatı ile Asliye Hukuk mahkemelerinin görevli olduğu açıktır. işbu davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığından, zaman aşımı itirazında bulunuyoruz. Zira haksız fiilin meydana geldiği tarihten bu güne kadar davacılar tarafından herhangi bir talepte bulunulmamıştır. Keza, Kırklareli Ağır Ceza mahkemesinde açılan davanın sonuçlanmasından itibaren Trafik Kanununda öngörülen 2 yıllık dava açma süresi içinde davacılar herhangi bir talepte bulunmamışlardır. Bu nedenle, dava zaman^ aşımına uğramış olduğundan davanın reddine karar verilmesini dileriz.7.9.2010 tarihinde müvekkil şirketin kullanımında, gözetim ve denetiminde değildir. Ayrıca, kazaya karışmış bulunan A ………. KB Plakalı Otobüsün sürücüsü olan ……….. Kırklareli Ağrı Ceza mahkemesi dosyasından da anlaşılacağı üzere otobüsü kiralamış bulunan “…………” şirketinin çalışanıdır. Bu nedenle, müvekkil şirketin davalı sıfatı bulunmamaktadır. İlişikte müvekkil şirket ile aracı kiralamış bulunan “……………….” şirket arasında akdedilen 26.05.2009 tarihli ” Taşıt Kiralama Sözlemesini” sunuyoruz. Her ne kadar trafik kaydında A ……… KB Plakalı otobüsün müvekkil şirket adına görülmekte ise de, kazanın meydana geldiği tarihte otobüsün kullanıcısı değildir, araç üzerinde denetimi söz konusu değildi ve araç sürücüsü ile de herhangi bir hukuki bağı bulunmamaktadır. Bu nedenle, aracın işletmesinden kaynaklanan herhangi bir nedenle davalı şirketin sorumluluğu tutulamayacağını ve hukuki olarak da aktif veya pasif dava ehliyeti olamayacağı kanaatindeyiz. Açılan davada müvekkil şirket her ne kadar davalı olarak gösterilmiş ise de yukarıda belirtilen nedenlerle davalı sıfatı olmadığından, Sayın mahkemece davanın taraf sıfatı yokluğundan reddine karar verilmesini dileriz. Ayrıca, bu bağlamda; açılan davanın manevi tazminata ilişkin olup, davanın kusurlu tarafa yönelmesi zorunludur. Yukarıda da belirtiğimiz üzere, trafik kazasının meydana gelmesinde davalı şirketin herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır. Davacıların manevi olarak yaralanmalarına yol açacak herhangi bir eylemi veya tutumu söz konusu değildir. Trafik kazasının meydana gelmesinde ve bundan dolayı davacıların manevi olarak zarar görmelerine yol açılabilmesi için müvekkil şirketin bir kusurunun olmasını gerekmektedir. Oysa böle bir bağının kurulması söz konusu değildir, haksız fiilin meydana gelmesinde müvekkil şirketin herhangi bir kusuru olmadığı gibi, davacıların manevi olarak zarar görmelerinde de bir eylemi yoktur. Müvekkil şirketin sorumluluğuna başvurulabilmesi için bir illiyet bağı bulunması zorunludur. Sayın mahkemece dava konusu ile müvekkil şirketin ilişkilendirilmesinde illiyet bağı olmadığından davanın reddini talep ediyoruz. Davacıların da belirttiği üzere, Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesin 2010/ 289 Esas sayılı davasında trafik kazasından dolayı cezai yargılama yapılmıştır. Davacıların iddiasına göre araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu iddia edilmekte ise de ceza yargılamasında belirlenen Kusur durumunu kabul etmiyoruz. Ceza yargılaması sırasında elde edilen Trafik Kazasına ilişkin tüm raporlaraitıraz ediyoruz. Hukuk mahkemelerinin Ceza yargılaması sırasında elde edilen deliller ile bağlı olamayacağı prensibinden hareketle, trafik kazasının meydana gelmesinde kazaya karışanların kusur durumlarının yeniden tespitini dileriz. Zira ceza yargılaması sırasında yol durumu, anayol tali ayrımı, çarpışma noktası gibi hususların dikkate alınmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle, bu konuda elde edilen bilirkişi raporlarının yetersiz ve denetime elverişli olmadıklarından itirazımızın kabulü ile keşif yapılmak suretiyle Adli TIP Kurumundan kusur durumuna ilişkin rapor olarak yeniden rapor alınmasına karar verilmesini dileriz. Maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle muris ……….. tarafından kullanılan 59 ………. Plakalı araçta meydana gelen hasar Sigorta şirketi tarafından 8.2.2011 tarihinde ………….. EURO ödeme yapılarak tazmin edilmiştir. Ayrıca, mirasçıları olan davacılardan eşi ………. ve kızları ………….. ve ………….’e Destekten Yoksun Kalma Tazminatları olarak 31.7.2017 tarihinde 356.850,37 TL ödenmiş bulunmak tadır. Ayrıca yargılama giderleri olarak da 11.464,76 TL ödenmiş “bulunmaktadır. İlişikte Müvekkil firmanın Sigorta Şirketi “Bulstrad” tarafından yapılan ödemelere ilişkin belgeyi sunuyoruz. Davacıların maddi anlamda tüm zararları karşılanmış bulunmaktadır. Davacıların manevi tazminat talepleri fahiş olmakla birlikte manevi ıstıraplarının tatmininden çok zenginleştirme amacı taşıdığı kanaatindeyiz. Dava talebi müvekkilin maddi imkânlarının da çok üzerinde olup, karşılayabilecek durumu bulunmadığı gibi, ticari faaliyetini de sona erdirecektir. Ayrıca, talep hakkaniyete uygun olmadığından reddine karar verilmesini dileriz. Sayın mahkemece, öncelikle mahkemenin yetkisine ilişkin itirazımızın kabulü ile dava dosyasının yetkili ve görevli Kırklareli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, diğer usule ve esasa yönelik itirazlarımızın kabulü ile usulsüz, hukuki dayanaktan yoksun, hakkaniyete ve Adalete aykırı davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
TOPLANAN DELİLLER:
Kırklareli 1. Ağır Ceza Mahkemesine yazılan müzekkereye cevap verildiği, 2010/289 Esas sayılı dava dosyasının uyap üzerinden mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.
T.C. Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk Ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğüne yazılan müzekkereye cevap verildiği anlaşılmıştır.
Çorlu İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne yazılan müzekkereye cevap verildiği, Davacılar ……… ve ……….’ın sosyal ve ekonomik durumlarının araştırılarak mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.
Şişli İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne yazılan müzekkereye cevap verildiği, Davacılar ……… ve ………….’ın sosyal ve ekonomik durumlarının araştırılarak mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE,
Dava trafik kazasından kaynaklı manevi tazminat davasıdır.
Davacıların babaları …………’nin 07.09.2010 tarihinde meydana gelen trafik kazasında vefat ettiği, Buglar plakalı A- …….- KB otobüsün kazaya sebebiyet verdiği, kaza sebebiyle otobüs şoförü hakkında Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesinde yargılama yapıldığı, İstanbul ATK tarafından düzenlenen raporda sürücünün tam kusurlu olduğu, davacıların babalar ı…………’nin ise herhangi bir kusurunun bulunmadığı tespit edildiği, yargılama sonucunda şoförün taksirle ölüme sebep olma suçundan cezalandırılmasına karar verildiği ve kararın 16.07.2012 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
İstanbul ATK tarafından düzenlenen kusur raporu yeterli olduğundan ve ceza yargılaması kesinleştiğinden mahkememizce yeniden kusur raporu alınmasına gerek görülmemiştir.
2918 sayılı KTK.nun hükümlerine göre trafik kaydı, işleteni kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü de yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde “işleten, araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görünen veya aracın uzun süreli kiralama ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin olan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse bu kimse işleten sayılır” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu yasal düzenlemeler karşısında kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir.
Gerek doktrinde gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir.
Somut olayda davalı aracın işletenin dava dışı ……. isimli araç ile kaza tarihinden önce araç kiralama sözleşmesi yaptıkları sözleşmenin 5 yıllık olarak yapıldığı anlaşılsa da davalı taraf , araç üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığına yönelik herhangi bir delil ibraz etmediği, kira bedellerinin ödendiğine ilişkin dekontların ve ödeme belgelerinin dosyaya ibraz edilmediği, kira sözleşmesinin uzun süreli olması tek başına yeterli olmadığı , araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının da ispat edilmesi gerektiği, bu sebeplerle davalı işletenin işleten sıfatının devam ettiği anlaşılmakla bu yöndeki savunmalara itibar edilmemiştir.
Hakim, manevi tazminatın tutarını belirlerken, eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Tutarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşulların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde nesnel (objektif) olarak göstermelidir. Çünkü yasanın takdir hakkı verdiği durumlarda yargıcın, hukuk ve adalete uygun karar vereceği TMK’ nun 4. maddesinde belirtilmiştir. Takdir edilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Dava konusu olayın oluş biçimi, özellikle olay tarihi ve yeri, meydana gelen zararın boyutu, davacıların duyduğu elem ve ızdırap, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, davacıların babalarını ve eşini kaybetmeleri, babalarının herhangi bir kusurunun bulunmaması ve yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda manevi tazminat miktarı belirlenmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE;
Davacı eş ……. için 40.000,00 TL,
Davacı çocuk ……….. için 20.000,00 TL,
Davacı çocuk ……… için 20.000,00 TL,
Davacı çocuk ……….. için 20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 07/09/2010 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Karar tarihi itibarı ile alınması gereken 6.831,00 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 426.94 TL nin mahsubu ile bakiye 6.404,06 TL nin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine,
Davacı tarafından yapılan 462.94 TL harç gideri ile 69.20 TL yargılama gideri toplamı 532.14 TL nin davanın kabul edilen oranı üzerinden hesaplanan 425.71 TL nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,geri kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden 2019 yılı A.A.Ü.T ne göre belirlenen ve davanını kabul edilen miktarı üzerinden hesaplanan …….. TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine
Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden 2019 yılı A.A.Ü.T ne göre belirlenen ve davanını reddedilen miktarı üzerinden hesaplanan ……… TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendilerini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine
Davacı tarafça yargılama esnasında depo edilen gider avansı ile davalı tarafça yargılama esnasında depo edilen delil avansından bakiye kalan tutarın kesinleştiğinde ve talep halinde HMK m. 333 ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği’nin m. 47(1) hükümleri uyarınca ilgisine iadesine,
Mahkememizce verilen bu karara karşı kararın usulen taraflardan her birine tebliğ tarihinden itibaren HMK’nun geçici 3. maddesi gereğince 2 hafta içerisinde mahkememize ya da başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yoluna başvurulabileceğine,
Dair Davacı vekili Av. ……… ve davalı vekili Av. ……………’nın yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/09/2019