Hakim Aleyhine Manevi Tazminat Davası Hakkında Emsal Karar
18 Ocak 2018Baz İstasyonlarının Kaldırılması Hakkında Emsal Karar
18 Ocak 2018Haksız Soruşturma Nedeniyle Açılan Emsal Tazminat Davası
T.C. S. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2011/169 Esas - 2011/305
TÜRK MİLLETİ ADINA
T .C.
S.
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2011/169 Esas
KARAR NO : 2011/305
HAKİM : İ.K.
KATİP : Ö.A.
DAVACI : N.B.
[VEKİLİ] : Av. .......... - Çark Caddesi Hilmi Kayın İş Merkezi K:2 No:167 Merkez/ SAKARYA
DAVALILAR : 1- ..........
2- ..........
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 17/05/2011
KARAR TARİHİ : 03/11/2011
Mahkememizde görülmekte bulunan tazminat davasının açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı .......... vekili Av........... dava dilekçesinde; dava dilekçesi ekinde sundukları Yüksek Mahkeme kararı ( Yargıtay 4.HD.,28.09.2007 tarih ve 2007/9467E. - 2007/11161K. ) uyarınca, işbu davaya konu haksız eylem nedeniyle manevi tazminat davasında yetkili ve görevli mahkemenin S. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, davacı .........., haksız şikayete maruz kaldığı dönemde K. Belediye Başkanlığı görevini icra ettiğini, davalı .......... S. ilçe kaymakamı, davalı .......... ise S. ilçe özel idare memuru olarak görev yaptığını, davacı .......... belediye başkanlığı döneminde, görevi gereği bir çok kamulaştırma işlemi yaptığını, davacı .......... hakkında, .......... aleyhine gerçekleştirilen kamulaştırma işlemi nedeniyle yapılan şikayetler üzerine, S. C.Başsavcılığı'nın 15.02.2001 tarih ve 2001/87-39 E-K sayılı ve 11.07.2005 tarih ve 2005 / 581 - 250 E-K sayılı takipsizlik kararları verildiğini, yine aynı kamulaştırma işleminin iptali amacıyla S. 2. İdare Mahkemesi'nin 24.01.2001 tarih ve 2000/970E. - 2001/69K. sayılı ve S. 1. İdare Mahkemesi'nin 29.11.2004 tarih ve 2004/676E. - 2004/903K. sayılı ilamlarıyla, açılan davaların reddine karar verildiğini, davalıların bu kararlardan haberlerinin olduğunu ve bu dönemde S. ilçe kaymakamı olarak görev yapan H.D'in, aynı konuda kendisi aleyhine yeniden yapılan şikayet üzerine, S. ilçe özel idare memuru olarak görev yapan .......... muhakkik tayin ederek soruşturma başlattığını, soruşturma aşamasında aynı şikayet konusu ile ilgili daha önceki takipsizlik ve red kararlarından haberdar olunmasına rağmen, davalılarca soruşturma izni verilmesine dair ön inceleme raporu düzenlendiğini ve soruşturma izni verilmesine karar verildiğini, davalıların S. C.Başsavcılığı'nın takipsizlik kararları ve S. İdare Mahkemelerinin kamulaştırmanın usulüne uygun olduğuna dair kararlarını yok sayarak, işlem tesis etmelerinin, usulüne uygun bir hukuki süreç olmadığını, takipsizlik ve red kararlarının, muhakkik tayin edilen davalı .......... verilmesine rağmen soruşturma dosyasına konulmamasının da ağır bir hukuka aykırılık olduğunu, ilgili soruşturma izni verildikten sonra yapılan yargılama sonrası, davacı .......... hakkında beraat kararı verildiğini, iş bu davaya konu haksız ve kasıtlı olduğu belirtilen durum nedeniyle yargılanan .........., yıprandığını ve onurunun zedelendiğini, davacının başka şikayetlerden kaynaklı olarak mahkeme kayıtlarına geçen savunmalarında, davacının, davalı .......... kasti olarak aleyhine işlemler yaptığını beyan ettiğini, yine davacı müvekkilinin, seçim döneminde, .......... vatandaşlarla görüşmeler yaptığında ".......... oy verirlerse boşa gideceğini, çünkü cezaevine gireceğini" beyan ettiğini, ayrıca kaymakamlık makamının resmi Fax cihazından, S'daki gazetelere, davacı .......... ile ilgili soruşturma işlemlerini ilgilendiren konuları içerir haberlerin geçildiğini, tüm bu hususlara şahit olan tanıklarının mevcut olduğunu, davacı .......... yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davalılar hakkında şikayetçi olduğunu ve S. 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görevi kötüye kullanmak suçundan dava açıldığını, yapılan yargılama neticesinde 2010/205E. - 2010/327K. sayılı ilamıyla davalılar hakkında birer yıl hapis cezası ile ayrı ayrı cezalandırılmalarına, neticeten hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, davacı .........., davalılar hakkında ceza davasında özel hukuka ilişkin haklarını saklı tuttuğundan iş bu davanın açılması zarureti doğduğunu, dayanak S. 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2010/205E. - 2010/327K. sayılı dosyası incelendiğinde de beyanların sabit olduğunun görüleceğini, hiçbir emare ve delil olmadan hatta ve hatta lehe mahkeme kararları olmasına rağmen görevlerini kötüye kullanarak haksız soruşturma ve yargılamaya maruz kalınmasına neden olunan davranışların, tamamen kişilik hakkına saldırı niteliğinde olduğunu, kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimsenin, karşı taraf aleyhine manevi tazminata hükmedilmesini isteyebileceğini, manevi tazminatın miktarı tayin edilirken. saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında, tarafların kusur oranı, sıfatları, işgal ettikleri makam ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarının dikkate alınması gerektiğini, davacı .......... devletin ilçedeki en üst amiri tarafından işbu davaya konu olacak şekilde haksız ve dayanaksız olarak soruşturulmaktan dolayı son derece üzüntü duyduğunu ve psikolojisinin bozulduğunu, yine usulsüz işlem yapan bir belediye başkanı imajı yaratılmaya çalışıldığını ve bu hususla ilgili vatandaşlara açıklama yapmaktan utanır hale geldiğini, halihazırda belediye başkanlığı yapan ve bir sonraki dönem için planları olan bir kişi hakkında, usulsüz işlemler yaptığı iddiası ile kanuna açık aykırılık ve kötüniyetle soruşturma yapılmasının bırakacağı zararın takdirini mahkemeye bıraktıklarını, açıkladıkları nedenlerle, kesinleşmiş mahkeme kararı da dikkate alınarak, davacı .........., haksız soruşturma ve yargılamaya maruz kalmasına neden olan davalı .......... yönünden 50.000,00TL. ve davalı .......... yönünden 25.000,00TL. manevi tazminatın, haksız eylem tarihi olan 31.05.2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber tüm yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin, davalıların sorumlulukları oranında hesaplanacak oranlar üzerinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar .......... ve .......... yargılama oturumlarına katılmamıştır.
S 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 31.05.2010 tarih ve 2010/205E. - 2010/327K. sayılı dosyası getirtilerek incelenmiş, gerekçeli karardan bir suret celbedilerek dosyamıza konulmuştur. İlamın incelenmesinde sanıklar .......... ve .......... görevi kötüye kullanmak suçundan dolayı 1'er yıl hapis cezası ile cezalandırıldıkları ve kararın 27.01.2011 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Yapılan yargılama toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde; dava Borçlar Kanunu'nun 49. ve Türk Medeni Kanunu'nun 24. madelerinde düzenlenen haksız eylem iddiasına dayanan manevi tazminat davasıdır.
Davacı taraf, hiçbir emare ve delil olmadan, hatta lehine mahkeme kararı ve C.Savcılığının takipsizlik kararı olmasına rağmen, aynı konuda hakkında soruşturma açarak savunmasını dahi almadan soruşturma izni vermek suretiyle görevlerini kötüye kullandıklarını, haksız soruşturma ve yargılamaya maruz kaldığını, bu davranışların kişilik hakkına saldırı niteliğinde olduğunu, belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Borçlar Kanunu'nun 53. maddesine göre, Hakim, kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin faili temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair ahkamiyle bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraet karariyle de mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayin hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez. Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre, Borçlar Kanunu'nun 53. maddesine göre,hukuk hakimi ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değilse de mahkumiyet kararı ile bağlıdır. C eza mahkemelerinden verilen mahkumiyet kararlarındaki fiilin hukuka aykırılığınıve illiyet bağını saptayan maddi vakıa konusundaki kabulün hukuk hakimini bağlayacağı, gerek yerleşik Yargıtay İçtihatları, gerekse öğretinin görüşleri ile benimsenmiştir. (Yargıtay HGK., 21.06.2006, 2006/4-355E. - 2006/457K.) Şu halde h ukuk hakimi ceza mahkemesince saptanan maddi olaylarla bağlı olup, orada belirlenen kusur oranlarıyla bağlı değildir. Kısacası, k usurun takdiri ve zarar miktarının tayini hususunda hukuk hakimi ceza mahkemesi kararı ile bağlı değildir.
Yüksek Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre; BK.nun 49. maddesi hükmü uyarınca manevi tazminata hükmedilebilmesi için kişisel haklara ağır bir kusurla bir saldırı olmalı ve bu saldırı sonucu ağır bir zarar meydana gelmelidir. " Medeni Kanun madde 24 ve Borçlar Kanunu madde 49'da belirlenen kişisel çıkarlar, kişilik haklarıdır. Kişilik hakkı ise, kişisel varlıkların korunmasıyla ilgilidir. Kişisel varlıklar, bedensel ve ruhsal tamlık ve yaşam ile soybağı gibi insanın, insan olmasından güç alan varlıklar ya da kişinin adı, onuru ve sır alanı gibi dolaylı varlıklar olarak iki kesimlidir. Her iki kesime de yönelen saldırılar, yaptırımı gerektirir. "(Yargıtay 4.HD., 16.12.1997 tarih ve 1997/6766E. - 1997/12055K.) "Kişlilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişlebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nısfetle hüküm vereceği Medeni Kanun'un 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. " ( Yargıtay HGK., 21.06.2006, 2006/4-355E. - 2006/457K. )
Manevi tazminata konu olayla ilgili olarak taraşlar arasında görülen S 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 31.05.2010 tarih ve 2010/205E. - 2010/327K. sayılı dosyasında; sanıklar .......... ve .........., müdahil .......... hakkında S C.Başsavcılığınca verilen takipsizlik kararları ile S İdare Mahkemelerince verilen kamulaştırmanın usulüne uygun olduğuna ilişkin kararları yok sayarak, aynı konuda hakkında soruşturma açarak savunmasını almadan soruşturma izni vermek suretiyle görevlerini kötüye kullandıkları gerekçesi ile cezalandırılmalarına karar verildiği ve kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.
Ceza mahkemesinde sanıkların eylemlerinin görevi kötüye kullanmak suçunu oluşturduğuna ilişkin tespit yapıldığından, sanıkların bu eylemlerinin haksız olup olmadığı yeniden hukuk mahkemesinde tartışma konusu yapılamayacağından, bu maddi olgunun sabit olduğu kabul edilmiştir. Açıklanan nedenle S 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nce maddi olaya ve fiilin hukuka aykırılığına dair tesbitlere mahkememizce de itibar edilmiştir.
Ceza davasına da konu olan davalıların davacıya yönelik eylemlerinin, davacının kişilik haklarına saldırı mahiyetinde olduğu, tarafların konumları ile meslekleri (eylem tarihinde; davacı belediye başkanı, davalı .......... kaymakam, davalı .......... ise ilçe özel idare memurudur.), sosyal ve ekonomik durumları, saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği, kusur oranları ve yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde davacının talep ettiği manevi tazminat miktarları fazladır. Mahkememizce daha alt düzeyde manevi tazminat takdir edilerek davalı .......... yönünden 6.000,00 TL., davalı .......... yönünden 4.000,00TL. manevi tazminatın davalılardan alınarak davacıya verilmesine, davacıların fazlaya dair taleplerinin reddine karar verilmiştir. Davacı taraf haksız eylem tarihinden itibaren faiz istemekte haklıdır. " Kural olarak, haksız eylemde bulunan eylem tarihinde temerrüde düşmüş sayılır ve faize de istek varsabu tarihten itibaren karar verilir. " (Yargıtay 4.HD., 01.03.2006, 2005/3283E. - 2006/1967K.) Somut olayda da olay tarihi olan 31.05.2005 tarihinden itibaren faiz talep edilmiştir. Mahkememizce eylem tarihinden itibaren faize hükmedilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere ;
1-) Davanın KISMEN KABULKISMEN REDDİ ile,
A-Davalı .......... yönünden, 6.000,00TL. tazminatın haksız fiil tarihi olan 31.05.2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı .......... tahsili ile davacıya verilmesine,
B-Davalı .......... yönünden, 4.000,00TL. tazminatın haksız fiil tarihi olan 31.05.2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı .......... tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine,
2-) Peşin alınan 1.113,75 TL harçtan alınması gerekli 594,00 TL karar ve ilam harcının mahsubuyla fazla alınan 519,75 TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran davacıya iadesine,
3-) Davacı tarafından yapılan 18,40 TL başvuru harcı, 594,00 TL peşin harç, 18,00TL tebligat posta gideri olmak üzere toplam 630,40 TL yargılama giderinin, davada haklı çıkma oranına göre 33,54 TL'sının davalı .........., 50,31 TL'sının davalı .......... alınarak davacıya verilmesine, kalan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-) Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan ve takdir edilen .. TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta (HMK.m.345) süre içerisinde mahkememize verilecek temyiz dilekçesi ile Yargıtay da temyizi kabil olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/11/2011
Katip 99402
Hakim 39784
Bu döküman elektronik imzalı değildir !