Yasaya Uygun Aydınlatılmış Onam Alınmadan Yapılan Ameliyat Sonrasında Engelli Kalan Birey Adına Açılan Tazminat Davası
30 Ağustos 2019İstanbul’da Orman Sınırları İçerisinde Kalan Taşınmazlar Nedeniyle Açılmış Tazminat Davasıdır
28 Eylül 2019T.C.
SAPANCA
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
(ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2015/384 Esas
KARAR NO : 2019/130 Karar
HAKİM :
KATİP :
DAVACI : N.K.Ş – /SAKARYA
VASİ : H.Ş. – / SAKARYA
VEKİLİ : Av. ÖZGÜR ERAY TAŞ – Rüstempaşa Mah.Ersin Cad.No:31 54600 Sapanca/ SAKARYA
DAVALI : 1- … SİGORTA ŞİRKETİ – / İSTANBUL
VEKİLİ : Av. …-
DAVALI : 2- … TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – / TRABZON
VEKİLLERİ : Av. … – Seyhan/ ADANA
Av. … – Akyazı/ SAKARYA
DAVALI : 3- U.K. – / TRABZON
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 09/10/2015
KARAR TARİHİ : 05/04/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/04/2019
Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 09/10/2015 tarihli dava dilekçesinde özetle;
13.08.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde, müvekkili …..’ün eşi ve çocuklarının babası ….., hayati tehlike taşıyacak şekilde, ağır derecede yaralandığını, ….., gelişen süreç zarfında, birkaç kez ameliyat geçirmiş ve en son yapılan cerrahi müdahalede bir gözünün alındığını, halihazırda, dış dünyaya hiçbir şekilde tepki veremediğini, konuşamadığını ve hareket edemediğini, yoğun bakımda tedavisinin devam ettiğini, yatağa bağlı bir şekilde hayatını sürdürmek zorunda olacağı doktorları tarafından yakınlarına beyan edildiğini, olayla ilgili olarak Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/181 esas sayılı dava dosyasının açıldığı ve dosyanın halen derdest olduğunu, gerçekleşen kazada, …..’ün hiçbir kusurunun bulunmadığını, üzerine düşen tüm yükümlülükleri (Uyarıcı Trafik Levhası koyularak ve uygun kıyafet giyilerek) yerine getirerek üçüncü şahsın yardımına gittiği kaza tespit tutanağı ile de açık olduğunu, kazanın gerçekleştiği nokta dikkate alındığında, davalı sürücünün uyuduğunu, yolun en sağından dahi gidiyor olsa, Sapanca gişelerinden otoyola çıkma şeridi olan dördüncü şeride geçip, sonrasında emniyet şeridine geçmesi, akla ve mantığa uygun düşen bir sürüş tarzı olmadığını, davalı savunmasında, tır şoförü olarak ilk kez uzun yola çıktığını beyan ettiğini, trafik kaza tespit tutanağında …..’e hiçbir kusur yüklenmediğini, davalı sürücünün kusuru ile gerçekleşen bir kaza olduğunu, davacı …..’ün maddi zararlarının olduğunu, diğer davacıların bu dava kapsamında maddi tazminat taleplerinin olmadığını ancak tüm haklarının saklı kaldığını, Davacı ….. …..’da bulunan ….. LTD.ŞTİ.’nin yaklaşık 8-9 yıldır müdürlüğünü yaptığını, belirtilen petrol istasyonundan düzenli olarak alışveriş yapan hemen hemen herkes, davacı müvekkilinin petrol istasyonunun müdürlüğünü yaptığını bildiğini, müvekkili …..’ın, SGK kaydının da, ilgili firma bünyesinde olduğunu, müvekkili diğer taraftan, istasyondaki müdürlük işi dışında, lastik/jant değişim işlerini de fiilen kendi adına gerçekleştirdiğini, davaya konu kaza da, lastik/jant değişim hizmeti esnasında meydana geldiğini, müvekkilinin istasyon müdürlüğü işi, daimi olarak işyerinde bulunmasını zaruri kılmadığından, eşinin işlettiği lastik dükkanından faydalanarak/mal alarak (şahsi emeğini değerlendirerek) bireysel iş yapmasına imkan verdiğini, müvekkili eşinin işyerinde çalışmadığını, müvekkili ilçede eşinin lastik/jant dükkanı olduğu ve kendisinin de bireysel olarak bu işten anlayıp iş yaptığı bilindiği için, aranan bir şahıs olduğunu, bireysel emeği ile iş yapmakta ancak bu işi yaparken gerekli mal ve malzemeleri, eşinin işlettiği işyerinden satın alarak/temin ederek faaliyette bulunduğunu, müvekkilinin istasyon müdürlüğünden dolayı aylık gelirinin ortalama 4.000,00TL olduğu ve eşinin iş yerinden mal/malzeme alarak/temin ederek, kendi ad ve namına yaptığı işten de aylık yaklaşık 750,00-1.000,00TL şahsi/emeksel gelirinin olduğunu, iş göremezlik zararının dışında, bakiye ömür sonunda işinden ayrılacak olan müvekkilinin, kıdem tazminatı hakkının da olacağını, müvekkilinin ikinci talebinin bakıcı gideri maddi zararı olduğunu, bu zararın asgari ücreti üzerinden hesaplanması gerektiğini, müvekkilinin geçirdiği kazanın büyüklüğü ve ameliyatların verdiği acı ile birlikte, bir gözünü kaybedip yatağa bağlı halde kalması nedeniyle, duyduğu acı ve ızdırabın yanında ileride yaşayacağı acıların karşılığı olmak üzere, 200.000,00TL manevi tazminatın, eşi ….. için 100.000,00TL manevi tazminatın ve çocuklar için 75.000’er TL manevi tazminatın toplamı olarak 450.000,00TL manevi tazminat talep ettiklerini, yaşanılan ve yaşanacak acıların bir nebze olsun karşılığı olduğunu, davacı ve davalı tarafın ekonomik ve sosyal durumu, gerekse sigortasının mevcut oluşu, caydırıcılık unsurunun uygulanmasını gerekli olduğunu, tüm davalıların müşterek ve müteselsilen ancak sigorta şirketi sıralı sorumluluk ilkesi göz önünde tutularak (öncelikle zorunlu trafik sigortası ve aşan bölüm için ise artan mali mesuliyet “kasko” sigortası) teminat limitleri ile sınırlı olmak üzere sorumlu olduklarını, manevi tazminat yönü ile, zorunlu trafik sigortası poliçesinden dolayı sigorta şirketinin sorumluluğu bulunmadığını, artan mali mesuliyet sigorta poliçesinden dolayı sorumluluğu olduğunu, limit ile mevcut olduğunu, sigorta poliçelerinin limit sorumluluğu, sadece ana para yönü ile olduğunu, hüküm altına alınacak ana paranın faizi, oranlanan yargılama ve vekalet ücretleri, limitini aşsa dahi sigorta şirketinin sorumluluğu kapsadığını, kazaya neden olan 61 K …. plakalı aracın çekicinin zorunlu trafik sigortacısı da kasko (artan mali mesuliyet) sigortacısı da aynı davalı sigorta şirketi olduğunu, ….. Sigorta şirketi iki sigorta poliçesi ile işbu davada sıralı olarak limitler ölçüsünde sorumlu olduğunu, tüm bu sebeplerle öncelikle takdiren teminatsız olarak ihtiyati haciz taleplerinin kabulüne, sigorta şirketi dışındaki davalıların taşınır ve taşınmazları ile üçüncü kişilerdeki tüm hak ve alacakları ve bankalardaki mevduatları üzerine, dava değeri üzerinden ihtiyati haciz konulmasına, bu hususta Sapanca İcra Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına, fazlaya ilişkin hak ve taleplerimiz saklı kalmak üzere; ileride gerçek değerini bildirilmek üzere şimdilik 10.000-TL olarak açtığı belirsiz maddi tazminat talepleri ile belirli 450.000,00TL manevi tazminat talebinin, araç maliki firmanın tüm talepler yönünden olay tarihinden, sigorta şirketinin (zorunlu trafik sigortası kapsamında sadece maddi talepler yönünden ve limit ile – artan mali mesuliyet sigortası yönünden, ikincil sorumlu olarak tüm talepler yönünden limit ile) dava tarihinden itibaren ticari avans faizi ile, diğer davalı araç sürücüsünün ise olay tarihinden itibaren yasal faiz ile birlikte kabulüne, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraflardan sorumluluk durumları/oranları dikkate alınarak müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı ….. Sigorta Şirketi vekili 05/11/2015 tarihinde Uyap üzerinden gönderdiği cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazaya karıştığı ifade edilen 61 K …. plakalı araç müvekkili şirket tarafından 20.10.2014-2015 tarihleri arasında geçerli olmak üzere 397312314 no.lu Zorunlu Mali Mesuliyet Trafik Sigorta Poliçesi ile ve 21.10.2014-03.11.2015 tarihleri arasında geçerli olmak üzere 397459514 no’lu Birleşik Kasko Sigortası Poliçesi ile sigortalandığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkili şirketin Sorumluluğu Trafik Poliçesindeki limitler ve sigortalı araca atfedilebilecek kusur ile sınırlı olduğunu, yapılacak yargılamada tarafların kusur durumlarının tespit edilmesi gerektiğini, Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası, meblağ sigortası olmadığından, poliçede üst limit olarak belirlenen tutarın her olayda otomatik olarak ödenmesinin mümkün olmadığını, müvekkili şirket, ancak sigortaladığı araç işletenin sorumluluğu nispetinde zarardan sorumlu tutulabileceğini, bu husus için öncelikle kazada araçların kusur durumunun tespiti gerektiğini, sigortalı araca atfedilen kusuru kabul etmemekle beraber, bir an için iddia edildiği üzere sigortalı aracın kusurlu olduğu kabul edilse dahi, davacının iddia olunan zararın meydana gelmesinde ve artmasında müterafik kusurunun dikkate alınmasını, hesaplanacak tazminattan uygun oranda indirim yapılmasını talep ettiklerini, davacının kusurlu olduğu, dava dilekçesinde ekli adli tıp raporundan da görüleceğini, zarar görenin müterafik kusurunun bulması durumunda tazminattan uygun bir oranda indirim yapılması gerektiğini, bu oran belirlenirken zararın meydana geliş biçimi, zarar görenin müterafik kusurunun zararın meydana gelmesi ve artmasındaki etkisinin değerlendirilmesi gerektiğini, davacı yan farazi olarak kıdem tazminatı talep etmiş ise de bu talepleri teminat kapsamı dışında olduğunu, manevi tazminata hükmedilirken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi, eylemin niteliği, zarar görenin ve zarar verenin kişilikleri gibi özellikler göz önünde tutulması gerektiğini, tarafların sosyal ve ekonomik durumları araştırılırken, malul ile sigorta ettirenin ekonomik durumlarının da araştırılması gerektiğini, davacılar Sosyal Güvenlik Kurumundan geçici iş göremezlik ödeneği, tedavi gideri ya da peşin sermaye değeri almış ise, Sosyal Güvenlik Kurumunun kendi özel kanunlarına göre müvekkili şirket ….. Sigortaya rücu imkanı doğduğunu, ….. Sigortanın davacıların dışında, Sosyal Güvenlik Kuruluşlarının da aynı kazadan dolayı aynı rücu talepleriyle karşı karşıya kalmaması için bu konudaki araştırmaların re’sen yapılması gerektiğini, davacının Sosyal Güvenlik kuruluşlarından herhangi bir ödeme alıp almadığının tespitini talep ettiklerini, dava konusu olay, taraflar arası ticari bir ilişkiye değil, TBK ve KTK anlamında bedensel zarar ve cismani zarar iddiasına dayalı haksız fiil kaynaklı tazminat talebi olduğunu, sigortalı araç ticari olmadığı gibi, işletenin tacir de olmadığını, müvekkili şirket KTK ilgili hükümleri gereği işletenin haklarına halef olduğundan ticari faiz taleplerinin yerinde olmadığını, ticari faiz taleplerinin reddine karar verilmesini, tüm bu sebeplerle müvekkili şirketin sigortalısına atfı kabil bir kusur bulunmadığından davanın reddine, tarafların kusur oranı ile davacının müterafik kusurunun tespitine, davacı yanın fahiş miktardaki manevi tazminat taleplerinin reddine, ticari faiz talebinin reddine, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ….. Vekili 09/11/2015 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının sağlık durumu gayet ili ve yatağa bağlı olarak hayatını sürdüreceğini gösteren hiçbir rapor, belge ya da bulgu mevcut olmadığını, ….. adına düzenlenen vekaletname ile bu davanın açılmasında davacının taraf ehliyeti olması yönünden hukuka aykırılık mevcut olduğunu, dosyaya ibraz edilmiş herhangi bir vasi kararı olmadığını, davanın esasına görülmeden usulden reddi gerektiğini, dava dilekçesinde davanın esas tarafı olan …..’ün yatağa bağlı bir şekilde hayatını sürdürmek zorunda olacağına ilişkin beyanları kabul etmediklerini, dava dilekçesinde kaza mahallinde gerekli güvenlik önlemlerin alındığından bahsedildiğini, ancak Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/181 Esas sayılı dosyası üzerinden devam eden yargılamada araç sürücüsü ….. beyanında açıkça hiçbir şekilde güvenlik önlemi alınmadığını belirttiğini, araç sürücüsü davalı ….. ilk defa tır kullandığı beyan ettiğini, herhangi bir kimsenin ilk defa tır kullanıyor olması hiçbir şekilde kusurlu olduğu sonucunu çıkarmayacağını, davalı araç sürücüsü ….. Sakarya istikametinden İstanbul istikametine seyir ettiği sırada Sapanca mevkiinde otoyolda maddi hasarlı ve ölümlü trafik kazasına karıştığını, olay sonrasında trafik ekipleri tarafından hazırlanan kaza tutanağında aracın arıza-emniyet şeridi içinde bulunan araca çarptığından bahisle müvekkilime ait araca tam kusur izafe edildiğini, trafik görevlileri tarafından hazırlanan bilirkişi raporu gerçek durumu izah etmekten çok öte olayın oluş şekline tamamen aykırı olduğunu, kaza raporunu hiçbir surette kabul etmediklerini, müvekkile ait araç İstanbul istikametine seyir halinde iken Sapanca gişelerinden gelen yolun Tem otoyolu ile birleştiği noktada maktule ait araç hızlanma şeridi üzerinde arıza yaparak kaldığını ve burada aracını park ederek tamir için beklediğini, otoyolda durmak ve beklemek yasak olduğunu, arıza halinde yapılması gereken ise derhal bir kurtarıcı çağırarak arızalı aracı güvenli bölgeye alınması olduğunu, maktule aît araç ve tamir için gelen araç kesinlikle emniyet-arıza şeridine park edilmediğini, tam aksine hızlanma şeridinde park halinde olduğunu ve tamir için gelen aracında buraya park ettiğini, olay yerine ilişkin hemen olay sonrası ve daha sonraki zamanlarda çekilen resimlerden de hiçbir tereddute ve şüpheye ver bırakmavaeak şekilde anlaşılacağı üzere müvekkile ait araç maktule ait araca arıza yada emniyet şeridi üzerinde çarpmadıklarını, çarpma noktası ve çarpışmadan sonra araçların arıza şeridine savrulup sonra tekrar yola çıktığını, olay yerini çarpma noktasını dahi yanlış gösteren kaza raporu ile tüm kusuru müvekkiline ait araca izale edilmesinin hakkaniyete, usule ve yasaya aykırı olduğunu, daha sonrasında kaza raporundaki kusur oranının değişme ihtimalinin kuvvetle muhtemel olduğunu, davacının ….. Ltd. Şti. isimli şirketin müdürlüğünü yaptığı iddialarının mümkün olmadığını, davacı ilgili firmada asgari ücretli sigortalı çalışan olduğunu, dava dilekçesinde müdürlük görevinden dolayı aylık gelirinin 4.000,00TL olduğu beyan edildiğini, 4.000,00TL maaş alan bir çalışanın maaşının asgari ücretten gösterilmesi hukuki olarak mümkün olmadığını, böyle bir durum söz konusu ise hem davacı hem de ilgili firma SGK’yı zarara uğrattığını ve vergi kaçırdıklarını, davacının sözde müdürlük görevinin haricinde lastik/jant tamir işini yaptığını, bu iddianın kabulünün mümkün olmadığını, 4.000,00TL maaşla özel bir şirkette müdürlük yapan bir kişinin aynı zamanda beden gücüne dayanan lastik/jant tamir işini yapmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığını, bunun sadece maddi tazminatın yükseltilmesi için ortaya atılmış bir iddia olduğunu, davacının eşine ait dükkanda yalnızca yardım ettiğini, davacının kabul ettiği üzere eşine ait dükkanda çalışmadığını, yardım karşılığı olarak bir ücret almasının söz konusu olmadığını, davacının bakiye ömrünün sonuna kadar ilgili firmada çalışacağına dair herhangi bir öngörü yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, davacının ilgili işyerinden hangi nedenle ayrılacağı da hiçbir zaman tam olarak bilinemeyecek bir durum olduğunu, davacı iyileşmesi halinde eski işine aynen devam edebileceğini, herhangi bir kıdem tazminatından bahsedilemeyeceğini, davacı tarafın sağlık durumu hiçbir şekilde belli değilken yine farazi olarak bir alacak talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacı taraf manevi tazminat talebinde bulunduğunu, bu manevi tazminat talebi içerisinde eşi ve çocukları da dahil edildiğini, davacının halen hayatta olduğunu, yaşamının devamında sağlık durumunun halen belli olmadığını, davacının halen hayatta olması nedeniyle eşi ve çocukları yönünden bu aşamada manevi tazminat talebinde bulunulmasının hukuka aykırı olduğunu ve reddi gerektiğini, davacı taraf maddi tazminat yönünden tanık dinletme talebinde bulunduğunu, bu hususun usule aykırı olduğunu, davacı tarafın bu yöndeki tanık dinletme talebine muvafakatimiz olmadığını ve reddi gerektiğini, tüm bu sebeplerle öncelikle mevcut durum ve manevi tazminatı da içeren Kasko Poliçesi karşısında likit olmayan ve yargılamaya muhtaç olan alacak nedeniyle, davacının talep ettiği miktarda dikkate alınırsa müvekkili şirkete ait olan ve kazaya karışan aracın kasko poliçesi davacının tüm maddi manevi zararlarını karşılamaya muktedir olup, müvekkili şirkete aleyhine verilen ihtiyati haciz kararı haksız ve taşkın haciz olarak kalacağından daha sonrası için ticari faaliyeti devam eden müvekkili şirket açısından tamiri ve telafisi mümkün olmayan zararların doğmasının önüne geçmek için İhtiyati Haciz Kararının kaldırılmasına, bu mümkün olmadığı taktirde kazaya karışan araçla sınırlandırılmasına karar verilmesine davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Sapanca İcra Müdürlüğünün 2015/788 esas sayılı dosyası celp edilerek incelenmiştir.
Davacı hakkında ekonomik ve sosyal durum araştırması yapılmış olup, düzenlenen araştırma tutanağına göre; davacının ….. ilçesinde bulunan ….. istasyonunda istasyon müdürü olarak çalıştığı, aylık gelirinin asgari ücret olduğu, ayrıca eşine ait lastikçi dükkanında lastiği patlayan yolda kalmış araçlara lastik takmaya gittiği, aylık gelirinin net olarak bilinmediği, 500,00TL-750,00TL arasında ekstra gelirinin olduğu, bakmakla sorumlu olduğu iki çocuğunun bulunduğu, eşi ve çocukları ile birlikte kendisine ait evde ikamet ettiği, üzerine kayıtlı evinin olduğu belirtilmiştir.
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı’nın 09/02/2017 tarih ve 2017/136 sayılı raporunda özetle; 13/08/2015 tarihinde geçirdiği araç dışı trafik kazası sonrası beyin zarları arasında kanama, beyin doku harabiyeti, sağ göze protez uygulanması, göğüs boşluğunda kan ve hava birikmesi, sağ kaval ve baldır kemikleri ile göğüs omurunda kırık gelişmesine bağlı arızalarının iyileşme süresinin (geçici iş göremezlik) olay tarihinden itibaren 12 ay olduğu, mevcut arızalara bağlı maluliyet (sürekli iş göremezlik) oranı %81 olduğu, mevcut haliyle sürekli bir başkasının bakımına muhtaç olduğu belirtilmiştir.
İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/50 talimat sayılı dosyası ile aldırılan Aktüerya Hesap Uzmanı Op. Dr. ….., 30/06/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı …..’ün 30/06/2017 hesap tarihi itibariyle 574.624,40TL bakıcı gideri ve 357.551,37TL gelir zararı olmak üzere toplam 932.175,77TL olduğu belirtilmiştir.
Taraf vekillerinin rapora karşı sundukları itirazları doğrultusunda İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/50 talimat sayılı dosyası ile aldırılan 02/10/2017 tarihli ek raporunda; 30/06/2017 tarihli kök raporunda değişiklik yapmaya gerek olmadığı belirtilmiştir.
Taraf vekillerinin rapora karşı sundukları itirazları doğrultusunda İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/13 talimat sayılı dosyası ile aldırılan 18/05/2018 tarihli raporunda özetle; davacının geçici iş göremezlik nedeniyle 18.320,95TL ve sürekli iş göremezlik nedeniyle 457.534,30TL olmak üzere nihai ve gerçek iş göremezlik maddi zararları toplamının 475.855,25TL olduğu, davacının nihai ve gerçek bakıcı gideri maddi zararının 646.466,40TL olduğu, temerrüt başlangıç tarihinin talep ile bağlı kalınarak davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi diğer davalılar yönünden ise kaza tarihi olduğu belirtilmiştir.
Davalı ….. Sigorta Şirketi vekili 19/09/2018 tarihli dilekçesi ile davacı taraf ile maddi tazminat yönünden sulh olduklarını ve sulhe ilişkin anlaşma protokolünü dilekçe ekinde dosyamıza sunmuştur.
Davalı ….. Vekili 02/11/2018 tarihli dilekçesi ile 61 K ….. plakalı araç üzerinde bulunan ihtiyati hacizin kaldırılmasını talep ettiği, talep gereği İcra Müdürlüğüne müzekkere yazılarak 61 K ….. plakalı araç üzerindeki ihtiyati haciz kaldırılmıştır.
İncelenen evraklar ve tüm dosya kapsamında; dava 13/08/2015 tarihinde gerçekleşen trafik kazası nedeniyle haksız fiilden doğan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
6098 sayılı TBK’nun 74. Maddesi uyarınca, ceza hakiminin kusur değerlendirmesi hukuk hakimi yönünden bağlayıcı değil ise de, ceza mahkemesince saptanan maddi olgular hukuk hakimi yönünden de bağlayıcıdır.
Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/299 esas sayılı ceza dava dosyasında, 12/01/2016 tarihinde davaya konu trafik kazası ile ilgili İstanbul Trafik İhtisas Dairesinden aldırılan raporda sanık/davalı …..’un asli derecede kusurlu, müteveffa …..’in ve davacı …..’ün kusursuz oldukları rapor aldırılmıştır.
Kusur durumu hukuk hakimini yönünden bağlayıcı değilse de, olayın meydana geliş şekli neticesi ile mahkememizce zararın miktarı yönünden ayrıca bir bilirkişi raporu aldırılmıştır. Rapora itiraz üzerine mahkememizce yeniden rapor aldırılmak üzere talimat yazılmıştır. Bunun üzerine devam eden yargılama safahatında davacı vekilinin mahkememize hitaben 20/09/2018 tarihli dilekçesinde madde tazminat kapsamında ….. Şirketi ile 09/08/2018 tarihinde Sulh Protokolü ve ibraname imzaladıkları görülmüş olup, buna ilişkin olarak mahkememize 20/09/2018 havale tarihli dilekçe ile ve davalı ….. Sigorta şirketi vekilince 19/09/2018 havale tarihli dilekçe ile bildirdikleri anlaşılmıştır.
Somut davada maddi tazminat talebi yargılama aşamasında ….. Sigorta A.Ş ile davacı vekilinin dava dilekçesinde belirttiği taleplere ilişkin maddi tazminata ilişkin 08/08/2018 tarihinde yargılama aşaması devam ederken sulh protokolü ve ibraname imzaladıkları anlaşıldığı, bunun üzerine ise davalı ….. Sigorta A.Ş ile sulh olunduğundan dava dosyasına sulh protokolü ve ibranameyi ibraz etmeleri üzerine davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından maddi tazminat yönünde karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.
6098 sayılı TBK’nun 56. maddesi uyarınca Ağır bedensel zarar veya ölüm halinde ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar para ödenmesine karar verilebilir.
Hakimin, özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bu tutar adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan, özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir.
O halde, tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Somut olayda; olay tarihi, olayın oluş şekli, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve paranın satın alma gücü ve yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde manevi tazminat miktarı olarak mahkememizce 100.000,00TL takdir edilmesi uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
6098 sayılı TBK’nun 56. maddesi hakimin, özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bu tutar adalete uygun olmalıdır.
Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan, özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Dosyada kaza tutanağı, bilirkişi raporları, ….. Sigorta şirketi Sigorta Sözleşmesi, tarafların ekonomik ve sosyal durum araştırması ve dosyadaki mevcut incelenen evraklar yaralanan ve malul kalan davacı ile yakınlık durumları dikkate alınarak, olay tarihi dikkate alınarak sebepsiz zenginleşmeye sebebiyet vermeyecek şekilde manevi tazminata ilişkin olarak kısmen kabul kısmen reddi ile, davacı için 50.000,00TL, davacı eş için 20.000,00TL, diğer davacılar olan her bir çocuk için 15.000,00TL toplamda 100.000,00TL manevi tazminata hükmedilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, sigorta şirketi için dava tarihinden itibaren, diğer davalılar içinse olay tarihi olan 13/08/2015’ten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ….., davalı ….. Sigorta Şirketi ve davalı …..’tan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesi kanaati mahkememizce hasıl olduğundan karar verilmiştir.
HÜKÜM:Ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacıların maddi tazminat talebi yargılama aşamasında karşılandığı için ve davacıların davalı ….. A.Ş. ile sulh olduğu ve protokol hükümleri ile sabit olduğundan bu hususta KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Davacıların manevi tazminat isteminin KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile, davacı ….. için 50.000,00TL, diğer davacı eş için 20.000,00TL, diğer her bir çocuk için 15.000,00’er TL toplamda 100.000,00TL manevi tazminata hükmedilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, sigorta şirketi için dava tarihinden itibaren, diğer davalılar için ise olay tarihi olan 13/08/2015’ten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ….. Ltd. Şti., davalı ….. Sigorta Şirketi ve diğer davalı …..’tan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Alınması gerekli 6.831,00TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.571,13TL harcın mahsubuyla kalan 5.259,87TL bakiye karar ve ilam harcının davalılar ….. ve …..’tan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 27,70TL başvuru harcı, 1.571,13TL peşin harç, 1.300,00TL bilirkişi ücreti, 645,00TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 3.543,83TL yargılama giderinin davalılar ….. ve …..’tan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan ve takdir edilen ….. vekalet ücretinin davalılar davalı ….. ve …..’tan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı ….. firması kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan ve takdir edilen ….. vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ….. firmasına verilmesine,
7-Sulh olunduğundan maddi tazminat konusunda taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde, yatıran taraf dosyaya banka IBAN numarası bildirdiği takdirde bu hesaba, kaleme müracaat etmesi halinde mahkemeler veznesinden, aksi halde masrafı avanstan karşılanmak üzere resen PTT yoluyla konutta ödemeli olarak iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı ….. vekilinin yüzlerine karşı, davalı ….. ve davalı ….. Sigorta şirketi vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf kanun yolu kabil olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/04/2019