İkinci Kadastronun İptal Edilmesi Gerektiğine Dair Davadır
18 Ocak 2018Kesinleşmiş Orman Tahdidine İtiraz Davası Krokisinin Haritalara Uygulanmaması Nedeniyle Açılan Davadır
18 Ocak 2018TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
YALOVA
3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2015/271 Esas
KARAR NO : 2017/115
HAKİM :
KATİP :
DAVACI : MALİYE HAZİNESİ
VEKİLİ : Av.
DAVALILAR : 1- E. K.
2- F. S. D.
3- F. K.
4- T. R. D.
VEKİLİ : Av. ÖZGÜR ERAY TAŞ - Rüstempaşa Mah.Ersin Cad.No:31 54600 Sapanca/ SAKARYA
DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (Kıyı Kanunu Gereğince Açılan)
DAVA TARİHİ : 01/07/2015
KARAR TARİHİ : 01/03/2017
K.YAZILMA TARİHİ :31/03/2017
Mahkememizde görülmekte bulunan Tapu İptali Ve Tescil (Kıyı Kanunu Gereğince Açılan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Talep: Yalova ili Altınova ilçesi , Hersek mahallesi ( eski Hersek köyü ) 272 sayılı parselin kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı belirtilerek kayıt malikleri aleyhine Karamürsel Asliye Hukuk mahkemesinin 2007/85 esasında tapu iptal davası açıldığı ancak yapılan yargılama sonucu verilen 03.03. 2010 tarih ve 2010/101 karar sayılı karar ile 5841 sayılı yasanın 2. Maddesi ile 3402 sayılı kadastro kanununun 12. Maddesinin 3. Fıkrasına eklenen hükme dayanılarak özetle " hak düşürücü süre sebebiyle hazinenin davasının reddine karar verildiği, bu kararın kesinleştiği 14.03.2009 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan 5841 sayılı yasa 2. Maddesi ile eklenen cümleden sonra 3402 sayılı Kadastro kanununun 12. Maddesinin 3. Fıkrasının bu tutanaklarda belirtilen haklara sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı bu hüküm iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet Anayasa mahkemesince iptal edildiği ve 12.02.2011 tarih 2009/31 Esas 2011/77 karar sayılı iptal kararının 23.07.2011 tarihli 28003 sayılı Resmi Gazetede yayımlandığı , Anayasanın " Kıyılardan yararlanma " başlıklı 43. Maddesinde " kıyılar devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu deniz , göl ve akarsu kıyıları ile denz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetildiği , kıyılarda sahil şeritlerinin kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkan ve şartlarının kanunla düzenlenir şeklinde belirtildiği , 3621 sayılı kıyı kanununun " genel esaslar " başlıklı 5. Maddesinde " kıyılar ile ilgili genel esasların belirtildiği kıyıların, devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu, kıyıların herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır hükmüne haiz olduğu, parsel ile ilgili olarak ,Yalova Defterdarlığı Milli Emlak Müdürlüğünden alınan ve dava dilekçesine ekli evraklardanda anlaşıldığı gibi Yalova Çevre Şehircilik İl Müdürlüğünün ve Yalova Kadastro Müdürlüğünün yazılarının incelenmesinden söz konusu taşınmazın şu anda 1192,57 m2 lik kısmının kıyı kenar çizgisinin deniz yönünde olduğunun anlaşıldığı belirtilerek Yalova Altınova ilçesi Hersek mahallesi 272 parselde kayıtlı taşınmazın dava sonuna kadar 3. Kişilere devrini önlemek üzere tapu kaydına HMK ( 389-399 ) vd. Maddelerine istinaden ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesi ile tedbir taleplerinin resmi belgelere dayanmış olmasından HMK 392/1 maddesi gereği teminat alınmamasına karar verilmesi ile ilgili tapu müdürlüğüne müzekkere yazılarak şerh konulmasının istenmesi , tapu kayıt maliklerinden Zehra Doğanay ölmüş bulunduğu için kendisine ait mirasçılık belgesi alabilmek için tensiple birlikte yetki verilmesi, Yalova ili Altınova ilçesi Hersek mahallesi 272 parselin taplam yüzölçümü 1.450 m2 olup bunun 1.192,57 m2 sinin 3621 sayılı yasa ve yasanın uygulanmasına dair yönetmelik gereği kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığından davalılar adına tapu kaydının iptaline ve kamuya bedelsiz terkinine karar verilmesini karar kesinleştiğinde İ.İ.K 28. Maddesi gereği kesinleşmiş karar örneğinin gereğinin yapılması için ilgili tapu müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini arz ve talep etmişlerdir.
Cevap:Davalıya usulune uygun tebligat yapılmış olup, 13/07/2015 tarihli cevap dilekçesinde davanın reddini talep etmişlerdir.
Mahkemece toplanan deliller:1- Altınova Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılarak ilgili parsele ait tapu kayıtları ve diğer evraklar dosyamıza celp edilmiş olup, davaya konu parsele ihtiyati tedbir konulması istenmiştir.
2-Yalova Kadastro Müdürlüğüne müzekkere yazılarak davaya konu parselin tapulama tutanakları ile birleşik krokisi dosyaya celp edilmiştir.
3-Yalova 1. Asliye hukuk mahkemesinin 2013/284 esas sayılı dosyası incelenmek üzere dosyaya celp edilmiştir.
Mahkememizin 07/09/2016 tarihli duruşma celsesinde dosyanın en son ek rapor alınması için bilirkişiye tevdiine karar verilerek dosya bilirkişiye gönderilmiştir.
Bilirkişinin 26/11/2011 tarihli raporunda; Dava konusu 272 parsel numaralı taşınmazın çevresinde inceleme yapıldığı , 272 nolu parselde yüzeyde doğlu malzeme derinde ise killi siltli çökeller ile birlikte denizel çökeller ve bulgular tespit edildiği, yüzeysel olarak bakıldığında bitişik parseller ile karasal ortama geçiş gözlendiği, taşınmazın dosyasında ve mahallinde yapılan çalışmalar ışığında elde edilen veriler ile elde edilen su hareketliliğinin kara yönündeki etkisinin sınırlarının parselin güneyindeki parsel sınırına kadar olduğunun düşünüldüğü dosyasında mevcut kıyı kenar çizgisi olarak adlandırılan sınır içinde olduğunun kanaatine varıldığı bildirilmiş isede davaya konu Yalova Altınova ilçesi Hersek köyü 272 parselde kayıtlı taşınmazın kıyı kenar kanunu sebebiyle tapusunun iptali ve hazine adına tescili için Karamürsel Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/85 esas sayılı dosyasında 22/03/2007 tarihinde davacı hazine tarafından dava açıldığı, yapılan yargılama sonucunda 03/03/2010 tarihinde davanın reddine karar verildiği verilen kararın Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2011/3457 esas 2011/4536 karar sayılı ve 18/04/2011 tarihli ilamı ile onanarak kesinleştiği yani davacının talebinin reddi konusunda daha önce verilmiş ve kesinleşmiş bir mahkeme kararı bulunuduğu HMK'nın kesin hüküm başlığı altında düzenlenen 303. maddesi ve yerleşik Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 2014/15497 esas 2014/17453 karar sayılı ilamındaki "Bilindiği üzere; maddi anlamda kesin hüküm, yargısal (kazai) kararlara tanınan yasal gerçeklik (hakikat) vasfıdır. Bu vasıf yargısal (kazai) kararların gerçeğe uygun olarak verildiğinin kabul edilmesini zorunlu kılar. Bu itibarla, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan Devletin iştiraki, hâkimin tarafsız araştırması ve iradesi ile kurulan, tüm yasal yollardan geçmek suretiyle; diğer bir anlatımla şekli yönüyle de kesinleşen önceki hükmün korunmasında kamunun büyük yararı bulunmaktadır.
Hukukumuzda kamu düzeninden sayılan ve 6100 sayılı HMK'nin 303. maddesi düzenlenen kesin hüküm tarafların anlaşmaları ile ortadan kaldırılamadığı gibi, mahkemece de kendiliğinden (re'sen) gözönünde tutulur. Düzenlediği hak ve çıkar ilişkileri yönünden yasal gerçeklik (hakikat) sayıldığından taraflarını bağlar.
Dava konusu uyuşmazlığın daha önce bir kesin hükümle çözümlenmiş olması olumsuz dava şartıdır (HMK m.114/1-i). Birinci dava ile ikinci davanın müddeabihlerinin (konusunun) yani dava ile elde edilecek sonucun aynı olması, dava sebeplerinin yani davanın dayandığı maddi vakıaların (olayların) aynı olması yanında davaların taraflarının da aynı olması halinde maddi anlamda kesin hüküm oluşur (YHGK'nin 03.04.2013 gün ve 2012/1-1133 E, 2013/421 K. Sayılı ilamı) " şeklindeki görüşü ve yerleşik içtihatlar da gözönüne alınarak kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
Kesin hüküm nedeniyle davanın REDDİNE,
Davacı taraf harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına; Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
Davalı taraf kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T üzerinden hesaplanan ..... TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiline davalıya verilmesine,
Dair, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere hazır olan davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.01/03/2017
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2017/243
KARAR NO : 2017/469
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Yalova 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 01/03/2017
NUMARASI : 2015/ 271 Esas-2017/115
DAVACI : Maliye Hazinesi
VEKİLİ : Av.
DAVALILAR : 1- E K
2- F S D
3- F K
4- T R D
VEKİLİ : Av. Özgür Eray Taş
DAVANIN KONUSU : Tapu iptali-Tescil
KARAR TARİHİ : 21/09/2017
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/09/2017
Yerel mahkemece verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olmakla yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı hazine vekili , 272 sayılı parselin kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı belirtilerek kayıt malikleri aleyhine Karamürsel Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/85 esasında açılan tapu iptal davası sonucunda ,5841 sayılı yasanın 2. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesinin 3. fıkrasına eklenen hükme dayanılarak hak düşürücü süre sebebiyle hazinenin davasının reddine karar verildiğini, bu kararın kesinleştiği 14.03.2009 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan 5841 sayılı yasa 2. maddesi ile eklenen cümleden sonra 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesinin 3. fıkrasının ilgili kısmının Anayasa mahkemesince iptal edildiğini, söz konusu taşınmazın 1192,57 m2 lik kısmının kıyı kenar çizgisinin deniz yönünde olduğunun tespit edildiğini belirtilerek, 272 parselin toplam yüzölçümü 1.450 m2 olup bunun 1.192,57 m2 sinin davalılar adına tapu kaydının iptaline ve kamuya bedelsiz terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, açılan dava ile ilgili iki adet kesin hüküm bulunduğunu, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi gerektiğini, ilk kesin hükmün Karamürsel Tapulama Mahkemesi'nin 1962/48 Esas-1964/49 Karar sayılı kararı olup ikinci kesin hükmün ise Karamürsel Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2007/85 Esas- 2010/101 karar sayılı hükmü olduğunu, ilgili dosyanın karar düzeltme incelemesinde de " Anayasa mahkemesinin hak düşürücü süreye dair iptal kararı esnasında dava derdest olduğundan yerel mahkemece süre yönünden davanın reddedilemeyeceği, ancak öncesinde 1964 yılında taraflar arasında kesin hüküm teşkil eden bir karar mevcut bulunduğundan karar düzeltme isteminin bu nedenle reddine " karar verildiğini, kıyı kenar uygulamalarının tek istinasının kesin hüküm olduğunu, kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, dava konusu uyuşmazlığın daha önce bir kesin hükümle çözümlenmiş olması olumsuz dava şartı olup, birinci dava ile ikinci davanın müddeabihlerinin (konusunun) yani dava ile elde edilecek sonucun aynı olması, dava sebeplerinin yani davanın dayandığı maddi vakıaların (olayların) aynı olması yanında davaların taraflarının da aynı olması halinde maddi anlamda kesin hüküm oluşur gerekçesi ile kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde ,kesin hüküm tespitinin yerinde olmadığı, Anayasa Mahkemesi'nin 5841 sayılı yasanın 2. maddesi ile 3402 sayılı kanunun 12/3 fıkrasına eklenen cümlenin iptali kararı nedeniyle ilgili mahkeme kararının kesin hüküm teşkil edemeyeceği, davalı tarafça dayanılan diğer 1964 tarihli kadastro mahkemesi kararının ise yargılama sırasında kıyı mevzuatı oluşmadığından ve kıyı kenar çizgisine yönelik bir araştırma yapılmadığından kesin hüküm teşkil etmeyeceği, bilirkişi raporunda da taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığının belirlendiğinden usul ve yasaya uygun olmayan kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava konusu 272 parsel sayılı taşınmazın (geldisi 46 parsel) 23/07/1955 tarihinde Hazine adına kadastro tespitinin yapıldığı , itiraz üzerine davalı Hazine aleyhine Karamürsel Tapulama Mahkemesi'nin 1962/48-49 Esas-1964/1405 Karar sayılı ve 07/12/1964 tarihli kararı ile davacılar (eldeki davanın davalılarının bayileri) adına tescil hükmü kurulmak suretiyle sicil kaydı oluştuğu istinaf incelemesi sırasında getirtilen Karamürsel Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2007/84 Esas - 2010/101 Karar sayılı dosyası içerisinde bulunan mahkeme ilamı, tapu kaydı ve kadastro tutanaklarından anlaşılmıştır.
Anılan bu hüküm ,3402 s.KK.nun 34 ve HMK.nun 303.(HUMK.nun 237.) maddeleri anlamında kesin hüküm niteliğinde bulunduğu ve taraf olan Hazineyi bağlayacağından dosya içeriğine, toplanan delillere, kararda yazılı gerektirici nedenlere , dava konusu uyuşmazlığın daha önce bir kesin hükümle çözümlenmiş olmasının olumsuz dava şartı olduğu gözönüne alınarak davanın kesin hüküm nedeniyle reddine dair yerel mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı husus bulunmadığı sonucuna varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :
1-Yalova 3.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 01/03/2017 Tarih, 2015/271 Esas, 2017/115 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-İstinaf harçları peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvuru giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davalılar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, tarafların yokluğunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 bendi ile aynı kanunun 362. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 21/09/2017